Cumartesi, Mart 31, 2018

Gönlü Zengin Yoksulluk-2-Epmek Amca

"Mısır-Ekmeği"

Komşulara ziyarete gideceğiz

                “Oğlum bugün komşulara ziyarete gidelim, boş gitmek olmaz; toplayabildiğin kadar meyve topla” dedi babam öğleden sonra. “Tamam baba” dedim, büyükçe bir sepet aldım çadırdan. Hem yürüyor hem de ağaçlara bakıyorum giderken. Gözüme kestirdiğim ağaçları kafamda işaretliyor en kolay çıkabileceğim ağaca doğru yöneliyorum.

Cuma, Mart 30, 2018

Blog’lardan-03-2018

"Blog'lardan-03-2018"

                Özellikle, yeni başlayanlara ve gençlere teşvik olsun amacım da var bu yayınlarda, bu nedenle önerileriniz olursa katkı sağlamış olursunuz ve beni de çok sevindirirsiniz. Şimdiden teşekkür ederim. :) 

Zaman zaman hayatın birebir içinden gelen yazılarını okuyabilirsiniz. Kurgusuz yazılardır.

1936’nın Atatürk Türkiye’sini gösteren buram buram sıcaklık fışkıran resimleri görmek tarihte bir yolculuk yapmak isterseniz eğer hemen koşun!

Ekonomi ile ilgilenenler için doyurucu bir sayfa olabilir diye düşünüyorum.

Perşembe, Mart 29, 2018

Gönlü Zengin Yoksulluk-1-Babam Pekmez Yemez

"Üzüm pekmezi"
Pekmez

                İlk bahar aylarında göçerler ailecek, ormanlar içinde olan on dönüm kadar arazilerinin başına. Doğru dürüst arazileri yoktur oradan başka. İki oğlu ve bir kızlarıyla beraber kış aylarının başına kadar ailecek deşerler toprağın bağrını, ne koparabilirlerse topraktan, taşırlar bir kış boyu azıklarını. Bir yıllık rızklarıdır topladıkları.
                Yoksullukları yaşamdan alıkoymaz onları, herkes gibi yaşıyor görünürler dışarıdan bakanlara.  Devletin unuttuğu ancak seçim zamanlarında akıllara gelen bir orman köyüdür burası.  Aslına bakılırsa çok farkı yoktur birbirlerinden ancak nüans farkıyla geçer gelir düzeyleri birbirlerini.

Salı, Mart 27, 2018

Akan Zamanın Tortuları İnciler

İnciler

İnciler-3

-Zamanında atılması gereken adım atılmazsa, sonrasındaki adım felakete atılan ilk adımdır ve geri dönüşü olmayan çıkmaz sokağa gider. 02.01.2018
-Görüp, yaşadıklarım karşısında bazen umutsuzluğa kapılınca, Atatürk’ün ömrünü boşa heba etmemiş olmasına inanmak istiyorum. 12.02.2018
-İntihar etmekle sevdiklerinin vefasızlıklarını cezalandırıyorlar aslında duyarlı insanlar, acaba anlıyorlar mı dersiniz? Öğrendim ki anlamıyorlar; aksi halde intiharlar olmazdı. İnsanlık ölmüş mü?
-Kaybetmeyi sevmiyor anlaşılan, Tanrı; savaşın başında herkes dua ediyor ama biri mutlaka kaybediyor. 19.02.2018

Pazartesi, Mart 26, 2018

Pazar Gözlemim-46-Aşk mı, Sevgi mi?

"Düşünce"

Düşünmek mi?

                Yapayalnız kalınca bazen insan, yalnızlık duygularıyla; düşünmek istiyor bir şeyler, hissetmek istiyor akıp gitmiş zamana dair yaşanmışlıkları.
                Şöyle gecenin bir yarısında –02’ler de- peynirli tost ve çayı götürürken mideye, televizyona aval aval bakıyorken arada bir, düşünmek isteyince ne kadar aptallaştığımı fark ettim birden. Çay boğazımı yaktı yutuveresiye. Tost parçası desen celladım oluyordu neredeyse; boğazımda takılıp kaldı.
                Zar zor, ölüm korkusu telaşı içinde bıraktım elimdeki tost ve çay bardağını sehpaya.  Nasıl kaçmıştı boğazıma o mendebur lokma? Anlayamazken nefes almaya zorlanmaya başladım, aksırık, öksürük hatta Ossuruk derken hoplamak geliverdi aklıma. Deli danalar gibi hoplamaya başladım. Bu arada yutkunmalarım devam etti istem dışı olarak. Beni kurtarmaya çalışıyordular lokma celladının elinden.

Kaşık-50-Gelin'e Ne Oldu?

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

Tarla

BÖLÜM-50-

Gelin Tarlada, Çalılıkların Arasında Ölü Bulundu

            Doktor meraklı gözlerle hem muhtara hem de Hüsniye ve Fatma’ya göz gezdiriyordu. Hüsniye utanmış haliyle başı önde elinde yufka parçasıyla bekliyordu.
            “Hüsniye daha çok küçük sayılır, evlilik çağı değil göründüğü gibi ama bu kıza bu güne kadar, taa bir aylıkkenden bu tarafa baktı, büyüttü.  Kendisi çocukken çocuk yetiştirdi tabii. Kimleri kimseleri yok bunların. Hüsniye’nin kendinden küçük iki tane daha kız kardeşi ve bir de küçük erkek kardeşi kaldı salgın hastalıktan sonra. Babası ve anası öldüler o salgında.

Pazar, Mart 25, 2018

Kaşık-49-Doktorun Niyeti Öldürmek mi?

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

Doktor

BÖLÜM-49-

“Bu Kızı Öldürmekten Vaz Geçtim Ben, Muhtar!”  

            Fatma, Hüsniye’nin sol yanında kalıyordu sofrada. Doktor, belki ihtiyacı olur Hüsniye’nin yardımına diye öyle oturmalarını düşünmüştü. Hüsniye’nin hiç sesi çıkmadı bu duruma. Ne kadar sevindiğinin haddi hesabı yoktu. 
             Doktora ve seslenen dedeye hayranlık duyguları kabardı, taşmak istiyordu içinden. O dede de çok yoksuldu aslında, köylülerin yardım ve desteğiyle hayatını devam ettiriyordu. 

Cumartesi, Mart 24, 2018

Bir Tutam Çiçek

"Miras"

Miras

Ne yürekler gördüm
Acıyla gülen,
Hiç belli etmeden.
Nice başlar gördüm,
Gövdeler üstünde
Dimdik;

Akrep, yelkovan yok

"Öküz ve tren"

Yaşanıyor be(!)

Umutsuz da yaşanıyor,

yaşanıyor be!

Biliyor musunuz?

Kaşık-48-Fatma Kimin Kızı?

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Çocuklar"

BÖLÜM-48-

Hüsniye Kızın Kızı, Fatma

            Duyduklarından sonra Hüsniye’ye hak verdi doktor ve ısrar etmeden önden çıktı kapıdan. Muhtar meraklı gözlerle baktı onlara. Herkesin gözü Hüsniye’deydi. Hüsniye başı önüne bakarak dimdik yürüyordu doktorun arkasında.
            “muhtar yemeği hak ettik değil mi? Haydi Allah ne verdiyse bir şeyler hazırlat da karnımız doyuralım.” Dedi gülümseyerek yorgun bir gözle bakarak muhtara.  Muhtar hemen birkaç kişiye seslendi ve seslendiği kişiler anında kayboldular oradan. Yarım saat geçmedi başka bir odada geniş bir sofra donattılar.
            “hazır soframız doktor beyim” dedi muhtar saygı ve minnet dolu bir sesle. “haydi, hep beraber buyuralım o zaman” diyerek yürüdü doktor ama üç beş adım atınca arkasında sağlık görevlisinden başka kimse olmadığı dikkatini çekti. Geriye dönüp muhtara baktı şaşkınlık içinde sizler neden gelmiyorsunuz? Der gibi.

Cuma, Mart 23, 2018

Kaşık-47-Erkeklere Taş Çıkartan Kız

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Erkek kız"

BÖLÜM-47-

Doktorun, Çelimsiz Kıza Övgüsü

            Doktor tüm işlerini bitirdikten sonra derince bir nefes alarak yandaki tahta ranzaya ilişti belini doğrultmaya çalışarak. Geride tamamlanması gerekenleri sağlık görevlisi delikanlıya tarif etmiş onun yapmasını izliyordu.
Hüsniye’nin yapacağı bir şey kalmadığı için de “Gel sen de otur şöyle, yoruldun epeyce. Kaç saattir ayakta ve çalışıyorsun. Dinlen biraz da yemek yiyelim.” Diyerek yanındaki boş yerini gösterdi, uzunca ranzanın.
Ranzanın üzerinde allı, yeşilli basmalarla kaplanmış minderler vardı. Odanın içi duvarlar dâhil çiçek bahçesi gibiydi sanki. Doktor ağrıyan belini doğrultup, başını kaldırabildiğinde farkına vardı odanın içinin rengârenk ve pırıl pırıl olduğunun.

Perşembe, Mart 22, 2018

Kaşık-46-Ölümcül Hüsnü Alçılar İçinde

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Hüsnü alçılar içinde"

BÖLÜM-46-

Ölümcül Hüsnü’nün tedavisi ve Hüsniye’nin Yardımı

            Doktor Hüsniye’den de yardım isteyerek sargıları dikkatlice çözerler birlikte.  Sargı yer yer yapışmış olduğu için hastanın canını yakmamaya çalışarak daha titiz çalışırlar. Sargılar tamamen çözülüp alındıktan sonra Hüsnü’nün vücudu itinayla temizlenir sürülen şeylerden.
            Bu arada sık sık sıcak su istenir dışarıdan. Odaya kimseyi almaz doktor, gelen ihtiyaçları Hüsniye alır içeriye.  Hüsnü’nün çelimsiz ve sıska zayıf vücudu olduğu gibi anadan üryan oradadır ve cansız yatmaktadır. İçi paramparça olur Hüsniye’nin.

Çarşamba, Mart 21, 2018

Kaşık-45-Çoban bağırarak Geliyor

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Hüsnü'nün bulunduğu Daşlı Tarla"

BÖLÜM-45-

Çocuk Öğretmen Hüsnü’nün, Pataklanmasından Sonra

            Çoban sırtlar Hüsnü’yü bağıra bağıra girer köye, duyanlar koşarlar köy odasına doğru merak ederler çobanın niye bağırdığını. Hüsnü yarı baygındır, yalnızca nefes alıp verir, başka bir canlılık belirtisi yoktur.

Salı, Mart 20, 2018

Kaşık-44-Pataklanan Hüsnü

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Köy"

BÖLÜM-44-

Hüsnü ve Erkek Kardeşinin Çocukluğu

             Bir hafta boyunca yoğun bir kalabalık olur evde; baş sağlığı dilemek için gelen gidenlerden dolayı. Konu komşu yemekler taşırlar Hüsniye’nin evine. Hüsniye’nin iki kız kardeşi ve Hüsnü’nün erkek kardeşinin karısı ve çocukları da yalnız bırakmazlar bir hafta süresinde.
            Hüsnü’nün erkek kardeşi de köyleriyle bağını koparmış, yıllardır fabrikada çalışmakta olduğundan bir haftalık izin alıp gelmiştir. Emekliliği de yakındır. Abisi ona çok destek olup kol kanat gerdiği için sever sayarlar birbirlerini. Bu güne kadar birbirinin bir dediğini iki etmemişlerdir.

Pazartesi, Mart 19, 2018

Kaşık-43-Hüsniye'nin Düşündükleri

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Mezar taşı"

BÖLÜM-43

Hüsnü Bey Toprağa Verildi.

            Hastaneden hep birlikte Hüsnü Bey’in eve gittiler. Dışarıdan gelen misafirlerle ilgilenilmesi gerekiyordu.  Yusuf ve diğer akrabalar organize ettiler durumu ve herkesi yerleştirdiler tanıdık evlere.
            Geç vakitlere kadar Hüsnü Bey’in sağlık durumu konuşuldu. Hüsniye dinlenmek için odasına çekildi bu arada biraz fenalaşınca. Yapılacaklar, akraba ve komşu genç kızlar ve kadınlar tarafından yapılıyordu.

Pazar, Mart 18, 2018

Kaşık-42-Öğrenince, Veysel Ne Yaptı?

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Gelenler"

BÖLÜM-42

Veysel Öğrenince, Hastaneye Gitti

            Hüsnü Bey’in, yakınlarda oturan küçük erkek kardeşi geldi önce, yarım saat kadar sonra kız kardeşleri geldi. Derken hanımı tarafından olan akrabaları da gelmeye başladılar birer ikişer. Veysel’in de kulağına gitti durum. Yusuf da öğrenmiş, Veysel’e sormuştu “doğru mu?” diye.  Veysel’in haberi yoktu o soruncaya kadar.  Hazırlanıp hastaneye gitti Veysel de. Hafif başı dönüyordu ama önemsemedi ağrısını ve başının dönmesini.

Cumartesi, Mart 17, 2018

Kaşık-41-Gözlem Odasındalar

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Gözlem odasında"

BÖLÜM-41

Hüsniye ve Fatma, Gözlem Odasında Uyandılar

            Sultan oturduğu yerde kendinden geçmiş durumdayken Fatma uyandığında Sultan'ı görünce inanamadı önce. Gerçek olduğuna inanınca kendini toparladı hemen, oturdu yatağın üzerine. Hemşire giriverdi o anda içeriye. Fatma’nın uyanık olduğunu görünce: “daha iyisiniz ya?” dedi gülümseyerek. “teşekkür ederim. Evet, daha iyiyim. Kalkabilir miyim?” diye sorunca hemşireye :“elbette” dedi O da.

Cuma, Mart 16, 2018

Kaşık-40-Altın Kalpli Esmer Kız

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Altın kalpli Esmer kız"

BÖLÜM-40

Sultan Hüsnü Bey’in Odasında.

            Bir süre oturup kendine gelmeye çalışan Sultan ayağa kalkmaya çalıştı. Kız yine hemen ayağa kalkıp kolundan yakaladı “Teyzeciğim, benim yardımım olabilecekse söyle yardımcı olayım. Şimdilik babam iyi, yalnız kalabilir bir süre merak etmeyin. Durun, ben sizi götüreyim nereye gidecekseniz!”  koluna girerek birlikte yürümeye çalıştılar.
            Kızın babası da yenice uyanmış kızıyla Sultan’a baktı bir an. Sultan’la göz göze gelince Sultan: “geçmiş olsun beyefendi, kızınızın altın gibi bir kalbi var” dedi gülümsemeye çalışarak. Başını salladı adam memnuniyetini göstermek için gülümsedi sadece. “Kızım sen beni merak etme, ne işi varsa teyzenin, görmesine yardım et. Bitince gelirsin”

Perşembe, Mart 15, 2018

Kaşık-39-“Başınız Sağ Olsun, Kurtaramadık!”

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Yas tutan kadın"
BÖLÜM-39

“Başınız Sağ Olsun, Kurtaramadık!”

            Fatma ve Hüsniye meraklı gözlerle ameliyathane kapısının açılmasını beklerken çaresizlik içinde kıvranırken bir anda kapı birden açılır. Can havliyle ayağa kalkan Hüsniye Fatma’ya tutunmaya çalışarak ayakta durmaya çalışır. 
            Kapıdan ilk çıkan doktor yorgun ve üzgün görünür gözüne Hüsniye’nin. Daha da meraklanır, can kulağıyla ağzından dökülecek kelimelere kulak vermeye çalışır. Kafasının içinde uğultular fazlalaşmaya başlar bu arada.
            “Siz misiniz Hüsnü Bey’in yakınları?” meraklı ve endişeli bakışlarla başlarını sallarlar Hüsniye ve Fatma. “Üzgünüm, elimizden geleni yaptık ama maalesef kurtaramadık hastayı, başınız sağ olsun!” diyerek hızla uzaklaşır. Arkasından diğer çıkanlar takip ederler doktoru.

Umut kesilmiyor

"Umut"

Umut kesilmiyor Gelecekten

Henüz anlayamadım
Yıkılıp, yıkılmadığımı;
Durum
Muallakta

Salı, Mart 13, 2018

Çıtır Erik ve Çıtır Kız-6-Ayrılık

"Tatilden dönüşleri"

Çıtır Kız'dan Ayrılık

                Uzun bir süre -bir ay kadar- hiç görmedim ama evlerinin önünden geçmeye devam ettim. Yine bir gün giyinip kuşandım, saçlarımı taradım yola düştüm, tam da evlerinin olduğu sokağa döndüm, babası arabadan indi. Arkasından anası ve kendisinin indiğini gördüm. İçim pır pır etti o an. Bacaklarım birbirine dolanmaya başladı ve ben yürümek için var gayretimle devam ettim.
                Beş on metre var veya yoktu ki Çıtır Kız beni gördü, uzaktan gülümsemeye başladı valiz elinde. Utana sıkıla yaklaştım yanlarına, soran olursa markete gittiğimi söylemeyi düşündüm. Dışarıdan geldikleri belliydi valiz ve bavullardan. Arabanın yanında bir sürü eşya olmuştu boşaltılan arabadan.

Pazar, Mart 11, 2018

Çıtır Erik ve Çıtır Kız-5-Anamın Pastası

"Anamın pastası Şipit"
Gülen Çıtır Kız

                Yakınmış mahallelerimiz.  Bizim mahalleye giderken onların evinin önünden geçiliyor. “İşte burası bizim bina, ikinci katta oturuyoruz, istersen birlikte ders çalışabiliriz” dedi. Ne de güzel gülüyordu karşıma dikilmiş de, eriyip aktım karşısında. 
              “Hııı hıı” diyebildim başımı sallayarak. Sizin ev nerede, yakın mı buraya?” dedi adım atmaya çalışırken. “Hıı yakın, biraz ileride” dedim. İçim içime sığmıyordu. Çakılıp kaldım yerimde bir adım atmış haldeydim ve ayaklarım ayrık kaldım.

Cumartesi, Mart 10, 2018

Çıtır Erik ve Çıtır Kız-4-Yaşasın, Çıtır Kız Aldı Çıtır Eriği!

"Yaşasın, Çıtır Kız aldı çıtır eriği!"

Yaşasın, Çıtır Kız Aldı Çıtır Eriği!

                Kızla aramızda bir metre ya var ya yoktu, dikilip kaldım öylece. Dünya umurumda değildi. İzbandut çocuğu da unutmuşum.  “Eğiiil!” diye bağırdı çıtır kız bana doğru adım atarak. Eğildim, oldu olan izbandut çocuk ayağı taşa takılmış gibi üstümden yuvarlanıp önüme düştü. Kafası soyuldu kumlara sürtünce. 
          “Hadi git buradan, yoksa seni müdüre şikâyet ederim, anladın mı?” diye sinirli bir edayla bağırdı çıtır kız yerde kıvranan izbandut çocuğa.
                İzbandut çocuk avkalanarak kalktı ayağa ve aramızdan çekilip gitti bana bakarak. Çıtır kız yanıma sokularak “iyi misin, bir şeyin yok ya? Nedir seninle alıp veremediği bu mısmılın?” dedi gözlerime bakarak. Ağzım kurudu, dilim damağıma yapıştı bir türlü konuşamıyorum. Zar zor çıtır eriklerden iki tanesini çıkarmayı akıl edebildim o anda ve uzattım, avucumun içinde, gözlerinde kaybolurken.

Perşembe, Mart 08, 2018

Çıtır Erik ve Çıtır Kız-3-Çıtır Kız

Kantinde

Çıtır Kız

                Yoldan ulaşamayacağım kesindi. Taşlasam bahçeye düşecek düşen erik. Bahçeye yoldan girmenin bir yolu yok, tel çit var dikenli tellerden ve dikenli orman üzümü de sarmış her yanı. Tek çare kalıyordu geriye, içeriye girip ağaca çıkmaktı.
                Evlerinin önünde kocaman azman bir köpekleri olurdu her zaman. Köpek beni parçalardı habersiz girersem.

Çarşamba, Mart 07, 2018

Çıtır Erik ve Çıtır Kız-2-Bir İçim Su

"Bir içim su"

Bir İçim Su

                Babam fabrikada bir iş buldu kendine. Kısa sürede sevdirdi kendini ve elle tutulur bir eleman oldu fabrikada. İki odalı bir ev kiraladık şehirde babam ilk maaşını alınca. Tamamen taşındık şehre.
                Ben de ortaokula kayıt oldum. Mahallemizdeydi okul, yakındı bizim eve. Çevredeki komşular da bize benziyordular, her biri ayrı bir köyden gelmiş, umut deposuydu hepsi de. Kısa sürede kaynaştık mahallemizde. Komşular birbirine çat kapı yapıp dalıyor içeriye. Hemen hemen her evin önünde bir masalık dahi olsa bahçesi vardı, çiçekler ve ağaçlar dikilmişti. Saksılarca çiçeğin haddi hesabı yoktu zaten, yeter ki koyulabilecek bir yer olsun.
                Ortaokula gitmeye başladığım daha ilk günden bir kız çarptı gözüme bahçede dolaşırken teneffüste. Alımlıydı, memeleri tombul tombul gelmişti gözlerime. Sonraları dikkatle bakınca o kadar da tombul olmadıklarını gördüm ama benim için o kadar da önemli değildi. Gözleri "bir içim su" denir ya aynen öyleydi, uzaktan da olsa baktıkça bakasım gelirdi. Bir türlü yanına sokulamazdım.

Salı, Mart 06, 2018

Çıtır Erik ve Çıtır Kız-1-Can Eriği

"Can Eriği-Çıtır Erik"

Can Eriği

                Erik çalmaya giderdik can arkadaşımla birlikte, köyün dışındaki bir bahçeye. Can eriği vardı o bahçede bir ağaç. Can mı can, çıtır çıtır olurdu o erik. Biz can eriği derdik ona, canımız kadar çok severdik yemesini çıtır çıtır.
                Olgunlaştığı zaman o kadar lezzetli olmaz, hafif olgunlaşmaya başlayıp tadını aldığı zamandır temmuz, ağustos ayları. Bazen eşek üstünde yol alırken bahçemize doğru, bir kol uzatımdadır dalları yola doğru. Şemsiye gibi açılmış dallarından fışkırır yemyeşil çıtır erikler.

Minareyi Kim Çalabilecek?

"Çocuk gözünden Yaşam"

Kılıf

Her şeye bir kılıf buluruz biz,
Minareye bile.

Pazartesi, Mart 05, 2018

Pazar, Mart 04, 2018

Pazar Gözlemim-45-Eli Kırbaçlı Virüs

             
"Eli Kırbaçlı Virüs - Nöron"
                 İddiaya varım, bu yazıyı okuyunca çok ama çok aptalca bulacaksınız! Kim bilir belki de ilginç bulursunuz -sayfanın en altını okuyunca anlayacaksınız; şu anda cümle sokuşturtturuyor yine bana, bu sefer blogger da yapıyorum bu işi,  inanabiliyor musunuz şu eli kırbaçlı'nın yaptığına, asıl yazı alt paragraftan başlıyordu. - hadi bakalım. "Yolcu yolunda gerek" demişler değil mi? 
                Bu Dünya’da kaç kişi varsa her biri de ayrı dünya. Herkesin dünyası ayrı yani. Bu kadar dünya nasıl sığıyor bu Dünya’ya anlayamıyorum? Hoş! Sığdığı da yok ama. Herkes birbirini yiyip bitirmek için uğraşıyor hiç durmadan. Bir sürü de safsata dolaşıyor ortalıkta. Yok,  “insan akıllıdır” yok “insanlar gelişmiş yaratıklardır.”

Her Şey Kolay!

Her Şey Kolay

“Neden bu kadar tuhaflaştı
Dünya?”
Soruya bak soruya,
Bir de sorana?

Cumartesi, Mart 03, 2018

Aha Dedik!

Aha, Buradayız Daha!

Açtılar,
Yoksuldular
Ama
Mutluydular.
Sırrını sordum;
Güldüler.

Duyuyor musun Sağır Sultan?

Sağır Sultan

Zor gelmeye başladı,
Yalnız sofraya oturmalar.
Geçmiyor boğazdan lokmalar,
Dağ olup
Büyüyorlar.
Hele de o bulaşıklar;
Yıka yıka,
Erimek bilmiyorlar.

Cuma, Mart 02, 2018

Yürrü yavrum, anca varırsın(!)

"Yol"

Yürrü yavrum, anca varırsın(!)

                Dünya’ya gelişimizden itibaren yaşam savaşı vermeye başlıyoruz. Önce nefes almaya çalışmakla başlıyoruz, sonra da oksijenle kafa bulup onun tiryakisi oluyoruz ve tek derdimiz oksijen olmakla birlikte başka dertler de başlıyor.
                Denemeler her an devam ediyor ve Dünya adeta bir laboratuvar olup keşiflere başlıyoruz. Keşifler her zaman olumlu sonuçlanmıyor elbette. Ama yılmadan devam ediyoruz oyunlar oynamaya.

Ben ve Gölgem

"Beden ve Gölge"

Beden ve Gölgesi

Haykırsam
Çıkmıyor ki sesim,
Her daim
Haykırmakta zaten
İçim;
Bir ben duyarım
Bir de gölgem.
Bir bedende iki kişiyim,

Perşembe, Mart 01, 2018

Blog’lardan-02-2018

               
"Güzelliklere"
Umarım faydalı olur. 

Özellikle yeni başlayanlara ve gençlere teşvik olsun amacım da var bu yayınlarda, bu nedenle önerileriniz olursa katkı sağlamış olursunuz ve beni de çok sevindirirsiniz. Şimdiden teşekkür ederim. :)


            Genç, hareketli bir blog.
            ilginç yazılar okuyabileceğiniz bir blog.
            Güzel bir iç gezinti yazısı bence.
            Beğenerek okuyabileceğiniz kitap yorumları bulabilirsiniz.

Görüldüğü üzere bu ay tembelim, fazla dolaşma fırsatım olamadı.


                                                                                  28-02-2018
                                                                                  Halil Gönül

Görsel: Google Görseller

Sızım Sızım

Sızım Sızım

Ellerim sızlıyor
Kalbim de.

Nesne Gibiyim Şu Aralar

Duvar

Nesne

Bir nesne gibiyim
şu aralar,