Cumartesi, Mayıs 05, 2018

Kaşık-64-Sakın, Sakın Ha!

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
"Köy evi"
BÖLÜM-64-

Herkül ve Deli Oğlan’ın Sorgulanması

            Muhtarlık odasına alındı Herkül önce, deli oğlan meydanda kaldı. Askerler etrafında bekledi deli oğlanın. Köyün evlerinde tek tük körezik ışıklar vardı. Küçük pencerelerinden görünüyordu; gaz lambalarından yayılan körezik ışıklar zor bela seçiliyorlardı.
            Gece yarısına yakınlaşan zamanı fark eden komutan, acele etmeye karar verdi. Çocuk açıkça anlatmıştı tüm olanları zaten. Bütün mesele deli oğlan denilen çocuğun Hüsniye’ye olan düşkünlüğü ve Hüsniye’den karşılık bulamamasıydı.
            Okulda çalışmasının altında yatan da bu meseleydi. Öğretmenin Hüsniye’ye yakınlaştığını düşünüp onu korkutmak belki de ortadan kaldırmak için kendince arkadaşlarını toplama planı ve sonunda olanlar zaten ortada. Sorgulamak için köylüyü de meydana çağırınca durumun ağırlığını anlayıp çareyi kaçmada buldu.
            Herkül ve diğer arkadaşlarının hepsini de topladı komutan bir bir. Gece yarısını biraz geçmişti zaman, sorgulamayı bitirdiğinde.  Bütün köy telaş ve merak içindeydi. Çocukları böyle bir duruma nasıl alet olmuşlardı. Nasıl kanıp yardım etmişlerdi bunlara. Herkes çocuğuna sormak istiyordu ama çocukları yanlarında değildi artık. Hepsi de adaletin eline teslim edilecek, bir de adalet sorgulayacak, kimin suçu varsa çıkacaktı ortaya. Bürün evlerin ışıkları görünüyordu meydandan. Bazıları daha canlı ve parlaktılar diğerlerinden.
           “say bakalım çavuş, kaç çocuk oldu. İsimlerini de teker teker tespit et ve yaz elindeki listeye. “
          “Emredersiniz komutanım.” Diyen çavuş tek tek isimlerini okudu çocukların, elindeki listeden. Toplam otuz çocuk, her yaştan vardı içlerinde. En büyükleri deli oğlan ve Herkül’dü. Yaşları on beşi gecikti, ailelerinin dediğine göre.
      Köyde çoğunun nüfus kaydı yoktu ancak yaşlarını ailelerin dediği tarihe göre belirleyebiliyorlardı. Bazıları da üç aşağı beş yukarı anlatılanlara ve diğerleriyle kıyaslanarak tespit yapıldı.
            Çocuklardan her birinin anası, ağlayarak geliyor yanlarına, ellerinde bohçalarla. Bohçalarda biraz yiyecek biraz giyecek türünden eşyalar olduğu için teker teker kontrol etmeyi bıraktırdı komutan. Bazı çocukların babası tokat atmak istedi ama engelledi çavuş ilk farkına vardığı anda; adam tam elini kaldırmış havaya ha vurdu ha vuracak derken bir gürleme duyuldu  “sakıııın, sakın ha!” diyordu çavuş karşıdan. Bir anda bütün kafalar o tarafa dönüverdi. Adamın elleri havada asılı duruyordu halâ.
            “Şimdi herkes boy sırasına geçsin bakayım. Büyük boylular öne, diğerleri onların arkasına, acele, acele edin. Çabuk!” diye çıkıştı çavuş. Bazı çocuklardan ağlayanlar vardı aralarında.
            Komutan muhtara dönerek: “muhtar, Hüsniye kızımız sana emanet, kılına zarar gelirse seni bilirim ona göre. Beni bir daha buraya getirmeyi hiç de deneme olur mu? İfadesi alınacağı günden bir gün önce adam göndereceğim ben sana, kızımızı o adamlara teslim edersin. Anladın mı?”
            “anladım komutanım, hem de çok iyi anladım, zaten gözümüz üstündeydi ama bundan sonra çok daha dikkatli oluruz, siz hiç merak etmeyin. Hele bir de öğretmenimiz kendisine gelsin de!..” sözünü bitiremeden boğazı düğümlendi, başını sallayarak ağlamaya başladı.
            “sahi ya! Benimkisi de aymazlık yahu, şu öğretmeni ben de göreyim, neredeyse unutuyordum da görmeden gidecektim. Yaşa muhtar, hatırlattın bana. Göster bana” dedi ve yürüdüler muhtarla birlikte.

Devam edecek...
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.